Hayat bazen gerçekten zorlayıcı olabiliyor. İş stresi, geçim
yükü, iletişim problemleri, ülkenin durumu derken kafamız oldukça doluyor ve de
karışıyor. Böyle zamanlarda işin içinden çıkılmaz gibi hissederiz. Hatta kendimizi
bir kapana sıkışmış ve hareket kabiliyetimizi yitirmişlik hissine kapılırız.
Aslında böyle zamanlar yaşadığımızda hayat bize biraz dur ve
nefes al demek istiyordur. Fazla hızlı bir temponun ardından mola ihtiyacı
gibidir bu zamanların bize sunduğu öğreti aslında. Belki de bugüne kadar kendin
için değil de hep başkaları için hayat yaşadın. Öfken ve kibrin onunla
alakalıdır. Ben Kızılderililerin öğretilerini çok seviyorum. Onlar derki; Kendini,
kendin için ara. Başkalarının senin için yol çizmelerine izin verme. Bu senin
ve yalnız senin yolun. Başkaları seninle beraber yürüyebilir ama senin için
yürüyemez.

Yaptığımız ve yapmaya devam ettiğimiz belki de birçoğumuzun
devam edeceği şey de bu aslında. Başkaları için yaşamak. Aslında biz biz
olduğumuzda, kendimiz için bir şeyler yaptığımızda, bende varım diyerek
sesimizi yükselttiğimizde ( kavgaya varacak tonda değil )fark ettiğimiz yanlışlıklara
dur deme cesaretini gösterdiğimizde, bizim dışımızda başka birçok insanın
haklarına da saygı duyduğumuzda ve kendimiz dışında başkaları içinde bolluk
yarattığımızda mutlu ve huzurlu oluruz. Bununla beraber aslında en önemli şey
kendimizi sevmemiz ve kendimizle barışık olmamızda yatıyor.
Doğa ile ne kadar az zaman geçirdiğimizin farkında mısınız? Doğadaki
sesleri duymadığımızın farkında mısınız?
Yapmamız gereken, Her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece
bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır. İnsan iki ruhludur içinde bir iyi köpek
birde kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır
der Kızılderili öğretisi. Ne kadar az kelime ile kurulu cümle olmasına rağmen
ne dolu bir anlatım. Ve şu sözlere de kulak vermek gerekir. Daha
sık gökyüzüne bak, daha az ayaklara, böylece düşüncelerin daha net ve hafif
olacaktır. Konuşmak yerine, daha çok sessiz kal; böylelikle ruhun sakinliğe ve
huzura erebilecek.

Düşüncelerimizle, duygularımızla, inançlarımızla yaratıyoruz
her şeyi. Ağzımızdan çıkan her şey gerçekliğimizi, geleceğimizi oluşturuyor. Hani
gerçekleşen kehanet dediğimiz bir şey vardır. Bir şeyi ne kadar çok konuşur ve
inanırsak gerçeğe dönüşür. Einstain çok güzel anlatmıştı bunu. Onlar sırrı
biliyorlardı. Ağzınızdan çıkan herşey evreni dolaşır ve size geri döner der. Kızılderililerinde
bu konu ile alakalı sözlerini çok severim.
Her şey halkadır. Her birimiz kendi
hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.
Yorumlar
Yorum Gönder