Öne Çıkan Yayın
UYANIŞ SERİSİ 2
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Daha önce belirttiğim gibi gerçekten sihir gibi çalışmalar
ve zamanlardı. Her yaşadığım olaydan farklı etkiler aldım. Şaşırmıyordum
aslında ama etkiliyordu. Ve beni daha fazlasını yapmaya teşvik ediyordu. Gelelim
yazımızın devamına.
Süne dediğim gibi ruha yerleşirmiş. Ve süne gezginmiş.
Gelecekteki öngörüler ya da geçmişte yaşanılan olayların yönetimi bu ruha aitmiş.
Ve eğer geçmişte bir travma, sarsıntı ya da üzücü bir olay yaşadıysanız ve bunu
hemen atlatmak adına hareket etmediyseniz süne o travmada takılı kalıyormuş. Bilinçli
ya da bilinçsiz bir şekilde sadece en son yaşadığınız o olaya göre günlük
yaşantınızı belirliyor doğal olarakt. Hatta sevgililer ayrıldıklarında belli
zaman sonra onları özleyerek dönem isteklerine karşı koyamaması da kendi
sünelerinin karşısındakinde kalmasından dolayıymış. Başkasında kendini özlemek
gibi bir şey bu. Kavuştuktan, barıştıktan sonra tekrar aynı sorunları
yaşamaları da bu yüzden.
Ben o dönemde torunumun kıyafetlerini kızımın lahana
bebeğine giydirmiştim. Ayrıca küçük hasır sepete torunumun battaniyesinden
oluşan bir yatak hazırlamıştım. Ve benim odamda yatağımın içinde duruyordu ve
ben ona sarılarak iyi geceler dileyerek uyuyabiliyordum. Bize sadece
ambulanstaki ve hastane de ağzında borular takılı olan bir tane resmi hatıra
kalabildi. Ben onun ambulanstaki görüntüsünün büyütülerek alınmış olan
ayaklarının resmini telefonuma koymuştum. Her gün ve her saniye onları
öpüyordum.
Anladım ki benim sünem geçmişte kalmış. Alini’mi
kaybettiğimiz o tarihte takılmış. Orada takılı kaldığı içinde bana resimler ve
hatıralar sürekli o tarihten o andan geliyordu. Acı ve ıstırap dolu resimler ve
anılar.
Anladığım benim sünem yerinde değildi ve ben bu sünenin
nasıl geri gelebileceğini merak etmeye başladım. Çünkü geri getirilebilen bir
durummuş bu. Süneyi bedene çağırmak mümkünmüş. Halk arasında bizler bu süne
durumuna aynı anıları ve acıları yaşamak adına ona sımsıkı tutunmak diyoruz.
Acılardan beslenmekte diğer bir adı. Belki hepimizin bu duruma verdiği farklı
isimlerde vardır. Bende bana söylenen ve yapmam gereken bu konuda ne varsa
yapmaya karar verdim. Torunumun da ruhunu rahat bırakmam gerekiyordu. Bunu hem
kendime, hem çocuklarıma hem de torunuma borçluydum.
Hatta bu konu ile alakalı bir çalışmayı da bundan sonraki
yazımda sizinle paylaşacağım. Bakalım size nasıl gelecek. Siz ne deneyimler
yaşayacaksınız. Sadece ne yaparsanız yapın, iyileşmeye şifalanmaya niyet edin
ve kararlı olun. Yaptığınız güzel çalışmalarda sürdürebilirlik çok önemli.
Uygulanması gereken ilk şey aklımıza gelen ilk şeyi
yapmamakmış. Bunu duyunca çok şaşırmıştım. Çünkü sünenin sevdiği şey iradeymiş. İraden zayıfladığında, sende
zayıflattığın o yerde kalıyorsun. Yani acı ve üzüntüde. Birkaç ay boyunca
aklıma geleni değil, ne yapman gerekiyorsa onu düşünerek hareket etmem
gerektiğini öğrendim. Bu aslında bildiğimiz ama umursamadığımız bir durum. Bilirkişi
ağzından çıkınca aa evet doğru diyoruz. Aslında hepimizin içinde bunlar kodlu. Sadece
içimize bakmak ve iç sesimizi dinleyebilmek çok önemli. Bu kendi irademe karşı açtığım bir savaştı. Ve
ben savaşçı bir kadın olduğumu tekrar hatırlamam gerekiyordu. Elbette kolay
olmadı. Bazı günlerde irademe yenik düştüm. Ama sonra kendime tekrar aynı
soruyu sordum.
Filiz sen
böyle aciz ve zavallı olarak mı yaşamak istiyorsun? Yoksa geçmiş referanslarına
bakarak güçlü ve şifacı olarak ayakta mı kalmak istiyorsun.
Sabah kalktığımda rutin bazı davranışlarımın olduğunu fark
ettim. Kahvemi yapmak, TV karşısına geçmek zaping yaparak gün öldürmek. Bunu
değiştirmek zor oldu. Kişilerin alışkanlıklarını değiştirmemesinin en büyük
nedeni konfor alanından çıkmak istememeleri. Eğer yeni bir alışkanlık kazanmak
istiyorsanız alışık olduğunuz düzeni değiştireceksiniz. Kendinizi yorgun
hissediyorsanız daha erken yatıp uykunuzu almaya çalışacaksınız. Eğer
aklımdakileri yapmaya zamanım yok diyorsanız benim gibi TV izlemeyi bırakacaksınız.
Ya da düzenli olarak size fayda sağlamayan her ne yapıyorsanız. Eğer yapmak
istedikleriniz size zor geliyorsa, sıraya koyarak bebek adımları ile
başlayacaksınız. Ama ne olursa olsun bir yerden başlayacaksınız. Benim gibi
canlı cenaze olan biri ayağa kalktıysa sizde kalkabilirsiniz. Ben bunu
başardığımda diğer 2. adıma geçmemiştim daha. 2. adımı uygulamadan önce
tembellik, rehavet, alışkanlık adına her ne derseniz deyin onu yenmem
gerekiyordu. 2. Adım ne miydi? O ne miydi? En güzel keyifli zamanlardı. İrademe
meydan okumayla beraber gerçekleştirdiğim hayat dansı gibiydi……..

Yorumlar
Yorum Gönder