Öne Çıkan Yayın

“İnşirah Suresi’nin Astrolojik Sırları | Gökyüzü Daraldığında Kalp Nasıl...

Resim
Bazen kalbimiz daralır, nefes bile sığmaz olur… Ama gökyüzü der ki: “Bu da geçecek. Çünkü her darlığın ardında genişlik vardır.” Bu video, İnşirah Suresi’nin ilahi frekansını astrolojik sembollerle buluşturuyor. Dinlerken sadece bırak… kalbin ferahlasın, ruhun genişlesin.   “Rabbim, göğsümü genişlet ve yükümü hafiflet.”

ÇARESİZSENİZ, ÇARE SİZSİNİZ…


  ÇARESİZSENİZ, ÇARE SİZSİNİZ…

çare ile ilgili görsel sonucu
 “Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” (Şems-i Tebrizi)
    Ne de güzel bir söz bu, insanın içine ferahlık getiren bir söz gerçekten. Annem hep “Hayat sana bazen hediyeler verir ama ambalajı kötü olabilir” der. Kötü bir olay yaşarsın fakat altından bambaşka güzellikler doğurur sana. Zaten aslında en yükseğe çıkabilmek için bazen en dibi görmek gerekir. Gerçi başına gelen kötü bir olayda onu düşünüp kendini iyice dibe çekersen orada boğulur gidersin. Yine senin seçimine kalıyor bu durum da.
    Ben önceki çalıştığım yerden farklı sebeplerle ayrılmıştım. Hatta çeşitli suçlamalara ve konuşmalara maruz kalmıştım. Yaklaşık üç hafta işsiz kaldım. İlk başlarda psikolojim de bozulmuştu. Çünkü hiç beklemediğim insanlardan darbeler almıştım. Zaten aslında en çok sevip değer verdiklerimiz var ya onlar acıtır insanın canını. Hem işimi çok seviyorken ayrılmak hem de çirkin konuşmalar duymuş olmak canımı yakıyordu. Evden dışarı çıkmıyor hatta evde bile hiçbir şey yapmıyordum. Gerek annemle konuşmalarımız gerekse yalnız kaldığımda düşünmelerim sonucu pes etmemeye karar verdim. Evet, düşmüş olabilirdim ama hayatın sonu değildi. Gücümü toplayıp yeniden ayağa kalkmalıydım. Çalıştığım yerden beni tanıyan müşterilerim bir dükkân açmıştı ve beni istemişlerdi zamanında. Ama ben işimi sevdiğim için düşünmemiştim. Ve karar verdim gittim konuştum. Çok şükür ki her şey de anlaştık ve ben servis elemanı olarak işe başladım. Sonrasında hem çalışkanlığımla hem de şimdi ki patronumun destekleriyle kısa süre içinde müdür oldum. Kendime güveniyordum. Kadınlığımı kullanarak değil çalışkanlığım ve dürüstlüğümle yapıyordum işimi. Benim içinde önemli olan buydu işte. Takdir edilmek…
    Artık öğrenmem gereken idareydi. Trajikomik olan durum ise zamanında bana “ Senden müdür yardımcısı falan olmaz. O kafa yapısına sahip değilsin” denmesiydi. Tabi daha sonrasında çeşitli sorunlardan ve anlaşmazlıklardan dolayı dükkân kapandı. Bu durum beni fazlasıyla üzmüştü. Acaba her şey tekrardan başa mı dönüyordu? Ben tekrardan başarısız olarak mı nitelendirilecektim? Yoksa söylenen o sözler doğru muydu ve ben gerçekten müdür olabilecek kapasitede değil miydim? Oysa ben başarılı olacağıma ve iş hayatında yükseleceğime inanıyordum. Bu konuda inancımı kaybetmemiştim. Peki, neden içimde böyle bir çelişki yaşıyordum? Tam bu duygularla mücadele ederken annem bana iki tür insandan bahsetti. Saydıcılar ve rağmenciler. Saydıcı insan tipi şöyle düşünürmüş; benim de param olsaydı ben de iş yeri kurabilirdim. Beni destekleyen insanlar olsaydı ben de başarılı olabilirdim. Rağmenciler ise şöyle düşünürmüş; tüm zorluklara rağmen başardım. Beni destekleyen insanlar olmamasına rağmen hayallerimi gerçekleştirdim. O zaman anladım ki ben rağmenci bir kişilik yapısına sahibim. Bunun yanında içimde biraz da saydıcı insan tipi varmış. Bu durum aynı yolda karşımıza çıkan yol ayrımlarına benziyor. Hangi yöne gitmek istediğinize siz karar veriyorsunuz. Ben seçimimi rağmenci kişiliğimi öne çıkarmak üzerine kullandım. Ve bilemezdim böyle kötü gözüken bir olayın altından çok daha güzel bir durumun çıkacağını. Tam da o kapı kapandı derken çalıştığım eski yer Konyaaltı’ndaki dükkânı kapatıp Lara tarafına yeni bir dükkân açtı. Ve ben müdür yardımcısı olarak işe başladım. Yavaş yavaş tecrübe ediniyordum. Yeni açılmış dükkânın nasıl sorunlarla karşılaşabileceğini öğrenmiştim ve şimdi de bir dükkân açılırken neler yaşanabileceğini öğreniyordum. Patronum işletme konusunda çok yetenekli bir adam. Onun yanında çeşitli yetkilerle işe başlamak ve ondan bir şeyler öğrenebilecek kadar yakın olmak en büyük şansım bence. Benim yaşadığım resmen Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğmak oluyor sanırım. Ve de hala çınlıyor bazen kulağımda o sözler. Onu duyduğumda kendimi kaptırıp olduğum yerde sayabilirdim. Ama ben tersini yaptım. İçimdeki savaşçı yanım yapabilirsin diyordu ve haklıydı. Benim hedefim kendi iş yerimi açmak. Ve bir gün kendi açtığım yerde masama oturarak yazacağım bu yazılarımı. Tabi ki yeterli tecrübeye sahip olunca açacağım kendi yerimi. Ve biriktiriyorum tecrübelerimi de çakıl taşları gibi bir çantaya… İşte o zaman sizlere Türk filmlerindeki dramatik sahneler gibi “ Bir zamanlar fakir ama gururlu bir kız vardı ya işte o benim” diyeceğim J Eğer ben o zaman o olayları yaşamasaydım belki de hala barista olarak kalacaktım ve asla yeni şeyler öğrenemeyecektim.     
     Demek istediğim başınıza gelen kötü bir olayda lanet okuyarak ve sürekli olayı düşünerek kendinizi dibe çekmeyin. O olayın altından nasıl bir güzellik çıkacağını ve size neler katacağını düşünün. Hayat işte bu… Kendinizi sevmeyi öğrenin. Tek gerçek sensin ve geriye kalan her şey senin gelişimin için buradalar. Tüm bunları yapabilmek için önce kendine inanman ve sevmen gerekir. Eğer sen kendini seversen içinde sevgi tohumları yeşerir ve ailene, işine, etrafına sevgi besleyebilirsin.
    Unutma; kendini sev. İnsanları olduğu gibi kabul et ve değiştirmeye çalışma. Hayvanları ve doğayı sev, onlar senin ruhunla en iyi iletişimi kurarlar. Belki de unuttuğun özelliklerini hatırlatırlar sana. Senin hayat koşturmacasında unuttuğun şeyleri. İnsanlığı, merhameti ve koşulsuz sevgiyi mesela…
   Sevgiyle kalın…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEVGİLİLİK SÖZLEŞMESİ

SU’nun Şifa Gücünden FAYDALANMAYA NiYET Edin.